Unutulan Katliam 4–7 Eylül 1978 Sivas Olayları
Türkiye’nin yakın tarihindeki kara sayfalardan biri, 4–7 Eylül 1978’de Sivas’ta yaşandı. Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Alibaba Mahallesi, üç gün boyunca sistematik bir saldırının hedefi oldu. Faşist çetelerin önceden hazırladığı provokasyonlarla başlatılan linç girişimleri kısa sürede yağmaya, talana ve katliama dönüştü.

Bir Bahane, Bir Kıvılcım, Önceden Hazırlanmış Bir Plan
4 Eylül günü Pazar yerinde Alevi ve Sünni ailelere mensup iki çocuk arasında çıkan sıradan bir kavga, saldırıların bahanesi yapıldı. “Kızılbaşlar cami yaktı” yalanı hızla yayıldı. Ardından “Din için cihat” nidalarıyla harekete geçirilen kitleler, Alevilerin yaşadığı evlere, iş yerlerine ve kutsal mekânlara yönlendirildi.
Bu saldırılar spontane değildi; örgütlü, planlı ve devletin göz yummasıyla gerçekleşti.
Üç Günlük Cehennem
Üç gün süren saldırılarda
- 10 Alevi yurttaş katledildi,
- 100’e yakın kişi yaralandı,
- 1000’den fazla ev, iş yeri ve bina tahrip edildi, yağmalandı.
Hayatını kaybedenlerin isimleri tarihe kazındı
- Müslime Gülmez
- Gülsüm Keklik
- Bektaş Gökdemir
- Bünyamin Yılmaz
- Musa Uğuz
- Özer Aksak
- Musa Kale
- Gülizar Boran
- Vedat Kanat
- Niyazibey Özkurt
Onların acısı sadece ailelerinin değil, tüm Alevi toplumunun hafızasına kazındı.
Madımak’tan Önce, Pir Sultan’dan Yüzyıllar Sonra Yine Sivas’ta
Bu katliam, tarihteki diğer Alevi kıyımlarıyla aynı zincirin halkasıydı:
- Madımak Katliamı’ndan 15 yıl önce,
- Pir Sultan Abdal’ın idamından 428 yıl sonra,
- Şahkulu, Şah Kalender, Baba İshak isyanlarının ve katliamlarının asırlar sonrasında yine aynı şehirde, Sivas’ta gerçekleşti.
Türkiye’nin Alevilere yönelik sistematik baskı ve şiddet tarihinin bir devamı olarak hafızalara kazındı.
Hafızamızdan Silinmesin
1978 Sivas Katliamı, sadece Alevilere değil, Türkiye’nin demokrasi ve insanlık değerlerine vurulmuş büyük bir darbedir. Yüzlerce yıl boyunca farklı tarihlerde farklı bahanelerle hedef alınan Alevi toplumu, bu katliamla bir kez daha “ötekileştirilmiş kimliğin” bedelini canıyla ödedi.
Bugün, Madımak’ı hatırladığımız gibi 4–7 Eylül 1978 Sivas Katliamı’nı da unutmamak, unutulmasına izin vermemek zorundayız. Çünkü unutulan her katliam, yeniden yaşanma riskini taşır.