Mardin’de Sağlıkta Şiddet Alarmı
“Sağlık emekçileri güvende değilse, toplum sağlığı da güvende değildir. Mardin’in Artuklu ilçesinde 17 Eylül Çarşamba sabahı Artukbey Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli bir hekim, hasta yakınlarının fiziksel saldırısına uğradı. Saldırıya maruz kalan hekimin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Ancak Mardin Sağlık Platformu, yaşanan olaya sert tepki göstererek “Sağlıkta şiddet artık mesleki risk değil, toplumsal bir krizdir. Bu şiddet kabul edilemez!” diyerek kamuoyuna çağrı yaptı.
BASINA VE KAMUOYUNA
SAĞLIKTA ŞİDDET KABUL EDİLEMEZ!
Mardin Sağlık Platformu olarak; 2003’ten beri ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı ile piyasa odaklı ve bizleri değersizleştiren sağlık politikalarının şiddeti daha çok artıracağını söylemiştik. Ne yazık ki günümüzde şiddet, çalışma ortamlarımızdaki en büyük ve en yakıcı sorun olarak yerini almıştır.
TTB’nin Kasım-Aralık 2023'te hekimlerle yaptığı bir anket çalışmasına katılan 10 hekimden yaklaşık 9’u çalışma hayatı boyunca hasta veya yakını tarafından en az bir defa şiddet gördüğünü; şiddet görenlerin ise neredeyse 3’te 2’si beyaz kod veya yetkili mercilere bildirimde bulunmadığını belirtmiştir. Ayrıca 10 hekimden yaklaşık 6’sı son bir sene içerisinde hasta veya hasta yakınlarından şiddet görmüştür.
Maalesef 17 Eylül Çarşamba sabahı Merkez Artuklu ilçesi Artukbey Aile sağlığı merkezinde görevli bir hekim arkadaşımız hasta yakınlarının fiziksel saldırısına maruz kalmıştır.Tek tesellimiz arkadaşimizin fiziksel olarak şu anda iyi olmasidir.
Meslektaşimiza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Ancak çok iyi biliyoruz ki bizleri koruyan ve etkin şekilde uygulanan yasalar olmadığı sürece sağlıkta şiddet son bulmayacaktır.
Bizler insan yaşamına dokunan bir mesleğin icracıları, sağlık emekçileri olarak bu kutsal vazifeyi yerine getirirken gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Hastalarımıza yeterli süreler ayırarak nitelikli bir sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Ancak bunu yapamıyoruz. Çünkü neoliberal ekonomik politikaların sonucu olarak ülkemizde hayata geçirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı, yöneticileri “işveren” konumuna getirerek sağlık kurumlarını fabrika gibi yönetmelerine yol açmış, hastalar “müşteri”, hastaneleri “kar- zarar mantığıyla çalışan işletmeler” haline getirmiştir. Koruyucu sağlık hizmetlerinden uzaklaşıp sağlığın temel hak olmasından, alınır satılır bir metaya dönüşmesine neden olan bu program; toplumu sağlıksızlaştırmış, sağlık emekçilerini değersizleştirmiş, toplumla sağlık emekçilerinin arasındaki güven ilişkisini zedelemiştir. “Kışkırtılmış sağlık talebi” sebebiyle, yeterli ve nitelikli sağlık hizmeti alamayan hastalar ile ağır iş yükü altında ezilerek bu hizmeti veremeyen biz sağlık emekçilerinin arasındaki güven ilişkisini azalarak çalışma ortamlarımız güvensiz hale dönüşmüştür.
Bu durum; bağırma, hakaret ve küfür etme gibi sözel şiddetin kanıksanıp adeta mesleğimizin “gereği” gibi görüldüğü, kimi insanların “doktor beğenmeyip dövüyoruz” demekle övündüğü, milletvekillerinin “sağlık çalışanlarının gırtlağına yapışın” diyerek sağlık emekçilerini hedef gösterdiği, hastane servislerinin pompalı tüfeklerle basıldığı ve maalesef sağlık emekçilerinin öldürüldüğü kabul edilemez sonuçları beraberinde getirmiştir.
Son dönemde hastanelerimizde, acil servislerde ve aile sağlığı merkezlerinde yaşanan fiziksel ve sözlü saldırılar, artık "mesleki risk" olarak kabul edilemeyecek düzeye ulaşmıştır.
Biliyoruz ki sağlıkta şiddet, toplumun tüm kesimlerine sirayet etmiş şiddet kültüründen azade değildir. Kendisini kadın, çocuk ve sokak hayvanları cinayetleri, nefret cinayetleri, linç kültürü ile her defasında gösteren bu şiddet kültürü cezasızlık politikalarından güç alarak büyümektedir ve bu durum sağlık alanını doğrudan etkilemektedir. Oysa ki toplumun tüm kesimlerine nüfuz etmiş bu şiddet kültürü normalleştirilemez, kanıksamaz ve yok sayılamaz. Şiddetin toplum genelinde yaygınlaştığı süreçte kamu otoritesinin ve yargı mekanizmalarının şiddetin son bulmasına dönük caydırıcı ve önleyici tedbirler alması oldukça kritik ve belirleyicidir.
Nitekim 17 Eylül Çarşamba Artuklu ilçesi Artukbey Aile Sağlığı Merkezinde şiddet olayı yaşanmıştır. Bu durumu kabul etmiyoruz! Çok iyi biliyoruz ki şiddet failleri cezasızlıktan ve sessizlikten cesaret almaktadır. Sağlık emekçilerini korumak, şiddeti cezasız bırakıp olağanlaştırmamak kamu otoritesinin sorumluluğundadır. Buradan Artuklu ilçemizin mülki amirlerini, tüm yetkililerini, savcılarını, hakimlerini en acil şekilde göreve çağırıyoruz. Faillere yönelik caydırıcı ve hızlı işleyen cezai yaptırımlar uygulanmalı, şiddet eylemlerine karışan kişilere yönelik "tutuksuz yargılama" uygulamasına son verilmeli, sağlık kuruluşlarında güvenlik tedbirleri artırılmalı, şiddete uğrayan sağlık emekçilerine yönelik psikolojik ve hukuki destek mekanizmaları güçlendirilmelidir.
Ve yine çok iyi biliyoruz ki “sağlıkta şiddete sıfır tolerans” politikaları uygulanmadan, sağlıkta şiddet yasası çıkarılmadan, bu yasalar etkin bir şekilde uygulanmadan, bizleri böylesi şiddet olaylarının açık hedefi haline getiren ve her geçen gün daha da güvensizleşen çalışma koşullarımız düzeltilmeden, sağlıkta şiddetle ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler alınmadan şiddet olayları son bulmayacaktır. Derhal sağlıkta şiddet yasası çıkarılmalı ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
Unutulmamalıdır ki şiddetten arındırılmış bir sağlık ortamı; sadece sağlık emekçilerinin sağlığı açısından değil sağlık hizmetlerinin niteliği, hasta ve yakınlarının güvenliği açısından da kritik önemdedir. Sağlıkta şiddet sadece bireysel bir sorun değil; toplumsal sağlığı tehdit eden ve kamu hizmetinin sürdürülebilirliğini de tehlikeye atan ciddi bir krizdir. Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: sağlık emekçileri güvende değilse, toplum sağlığı da güvende değildir.
Buradan meslektaşlarımız ve sağlık emekçilerinin yalnız olmadığını bir kez daha vurguluyoruz. Mardin Sağlık Platformu Bileşenleri olarak sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyor, tüm kamuoyunu sağlıkta şiddetin son bulması için bizlerle dayanışmaya ve bu şiddet kültürüne karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz.
Mardin Sağlık Platformu