Kanal İstanbul’da Bilirkişi Alarmı
Karar yetersiz, su kaynakları yok olacak, deprem tetiklenebilir. Türkiye’nin en tartışmalı projelerinden Kanal İstanbul yeniden gündemde. Bilirkişi raporları ve uzman değerlendirmeleri, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporunun yetersiz olduğunu, projenin İstanbul’un hayati su kaynaklarını tehlikeye sokacağını ve zemin yapısı nedeniyle deprem riskini tetikleyebileceğini ortaya koydu.
Karar Yetersiz ÇED Bilimsel Dayanaklardan Uzak
Uzmanlara göre Kanal İstanbul için hazırlanan ÇED raporu, deprem, fay hatları ve zemin davranışına ilişkin kritik verileri içermiyor. Rapor, İstanbul’un en kırılgan bölgelerinden geçen güzergâhta yapılacak köprü, tünel ve geçiş yapıları hakkında da somut güvenlik analizleri sunmuyor.
Bilirkişiler, “ÇED raporu uyarılarla dolu ama çözüm önerilerinden yoksun. Bilimsel veriler görmezden gelinmiş” değerlendirmesinde bulunuyor.
Su Kaynakları Alarmda Terkos ve Sazlıdere Tehlikede
Kanalın güzergâhı, İstanbul’un içme suyunu karşılayan Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı gibi hayati havzalardan geçiyor. Raporda, kanalın açılmasıyla birlikte bu kaynakların işlevini yitireceği, yer altı su dengelerinin bozulacağı ve su kalitesinde geri dönüşsüz kayıplar yaşanacağı belirtiliyor.
“Su havzaları bir şehrin geleceği demektir” diyen uzmanlar, projenin bu geleceği riske attığını vurguluyor.
Zemin Sıvılaşma Tehlikes
Kanal güzergâhındaki zeminlerin büyük bölümünün gevşek, killi ve alüvyonlu yapıda olduğu, bu nedenle deprem sırasında sıvılaşma riskinin çok yüksek bulunduğu kaydedildi. Bu zeminlerde yapılacak köprü ve geçiş yapılarının büyük bir depremde kritik hasar alabileceği öngörülüyor.
Küçükçekmece Gölü civarında aktif fay hatlarının bulunduğunu hatırlatan uzmanlar, bu fayların diri olup olmadığına dair belirsizliğe dikkat çekiyor:
Deprem kapımızda. Faylar, zemin yapısı ve proje birleştiğinde İstanbul için tablo kırmızıya dönüyor.
En Çok Etkilenecek Bölgeler
Bilirkişi raporlarına göre Kanal İstanbul’un en ağır etkileri şu bölgelerde görülecek
- Küçükçekmece Gölü ve çevresi: Fay hatları ve zemin sıvılaşma riski en yüksek nokta.
- Sazlıdere Barajı: İstanbul’un içme suyu kaynaklarından biri; kanal nedeniyle devre dışı kalabilir.
- Terkos (Durusu) Gölü: Tuzlulaşma riskiyle karşı karşıya, uzun vadede kullanılamaz hale gelebilir.
- Arnavutköy – Avcılar hattı: Yerleşim bölgeleri, tarım alanları ve ormanlık alanlar büyük risk altında.
Uzmanlara göre Küçükçekmece – Sazlıdere – Terkos üçgeni, hem su kaynakları hem de deprem riski açısından en kritik bölge olarak öne çıkıyor.
Bilim Dışı Adım Atılmamalı
Uzmanlar, projenin başlamadan önce bağımsız bilim insanları, üniversiteler ve meslek odalarının dahil olduğu şeffaf bir değerlendirme süreci talep ediyor. “Şehir rant projeleriyle değil, güvenlik ve yaşam hakkıyla planlanmalı” çağrısı yapılıyor.
Kanal İstanbul için hazırlanan bilirkişi raporları, “karar yetersiz” tespitiyle birlikte, su kaynakları, deprem riski ve ekolojik dengeler konusunda ciddi uyarılar içeriyor. İstanbul’un geleceği için projenin mevcut haliyle devam etmesi, uzmanlara göre büyük bir felaket senaryosunun kapısını aralayabilir.

