Kent Uzlaşısı Davası: İktidarın Kürt Meselesinde Çözüm Taleplerinden Ne Kadar Uzak Olduğunu Gösteriyor

Türkiye’nin en yakıcı sorunlarından biri olan Kürt meselesi, yıllardır demokratik çözüm çağrılarına rağmen siyasal iktidarın güvenlikçi politikalarıyla gölgelenmeye devam ediyor. Son olarak açılan Kent Uzlaşısı Davası, iktidarın çözüm yönündeki taleplere ne kadar uzak durduğunu çarpıcı biçimde ortaya koydu.

Kent Uzlaşısı Davası: İktidarın Kürt Meselesinde Çözüm Taleplerinden Ne Kadar Uzak Olduğunu Gösteriyor

Çözüm Yerine Baskı Mekanizması

Kent Uzlaşısı girişimi, farklı toplumsal kesimlerin ortak yaşam, barış ve eşit yurttaşlık talepleri temelinde geliştirilmişti. Ancak söz konusu girişimin yargı yoluyla hedef alınması, çözüm arayışlarının reddedilmesi anlamına geliyor. Uzmanlara göre bu durum, iktidarın Kürt sorununa yönelik “çözüm” değil, “baskı” siyasetini tercih ettiğini gösteriyor.

Demokratik Siyasetin Alanı Daraltılıyor

Siyaset bilimciler ve insan hakları savunucuları, davayı sadece Kürt siyasetine yönelik bir hamle olarak değil, demokratik siyasetin alanını daraltan bir girişim olarak nitelendiriyor. Yerel yönetimlerin, toplumsal uzlaşı çağrılarının ve diyalog kanallarının kriminalize edilmesi; demokratik çözüm umutlarını zayıflatıyor.

Barış Taleplerine Kapalı Durum

Kamuoyunda, bu dava iktidarın barış ve çözüm taleplerine kapalı olduğunun en somut göstergelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Özellikle son yıllarda artan güvenlikçi uygulamalar ve siyasi davalar, “çözüm süreci”nden kalan umutların tamamen rafa kaldırıldığını işaret ediyor.

Çözüm Yerine Kriminalizasyon

Kent Uzlaşısı Davası, sadece bir yargı süreci değil; aynı zamanda iktidarın Kürt meselesinde tercih ettiği politik yönelimin de resmi. Toplumsal barış için atılabilecek adımların yargı baskısıyla karşılık bulması, çözüm taleplerini kriminalize eden yaklaşımın sürdüğünü gösteriyor.