“Tedavi Hakkı Bilinçli Şekilde Engelleniyor”
İnisiyatif, cezaevlerinde hasta mahpusların tedaviye erişim hakkının bilinçli şekilde engellendiğini vurguladı. Açıklamada, sağlık hizmetlerinin keyfi uygulamalarla geciktirilmesinin “işkence” boyutuna vardığına dikkat çekilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Devletin en temel sorumluluğu, mahpusların yaşam hakkını korumaktır. Ancak cezaevlerinde bırakın tedavi etmeyi, mahpuslar ölüme terk ediliyor. Bu açıkça yaşam hakkı ihlalidir.”
“Her Gün Ölüm Riski Artıyor”
İnisiyatif, Zorarslan’ın sağlık durumunun kritik aşamaya geldiğini belirterek, tahliyesinin bir “insani lütuf” değil, zorunlu bir hak olduğunu söyledi:
“Adli tıp raporlarının geciktirilmesi, hastane sevklerinin keyfi gerekçelerle ertelenmesi ve cezaevi koşullarında tedavi imkanlarının yetersizliği, ağır hasta mahpusları adım adım ölüme sürüklüyor. Abdullah Zorarslan tahliye edilmezse, geri dönülmez bir kayıp yaşanacaktır.”
Kronik Sorun Cezaevlerinde Ölüme Terk Edilen Mahpuslar
İnsan hakları örgütlerinin verilerine göre Türkiye cezaevlerinde yüzlerce ağır hasta mahpus bulunuyor. Her yıl onlarca kişi tedaviye erişemediği için cezaevlerinde hayatını kaybediyor. Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, bu ölümlerin “göz göre göre işlenen insan hakları ihlalleri” olduğunu belirtiyor.
“Kamuoyu Sessiz Kalmamalı”
İnisiyatif, Zorarslan’ın tahliyesi için kamuoyunu harekete geçmeye çağırarak sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Cezaevlerinde yaşanan bu ölümler kader değil, devletin bilinçli tercihlerinin sonucudur. Abdullah Zorarslan’ın ve diğer hasta mahpusların özgürlüğü için acil adım atılmazsa, bu ihlaller insanlık suçu olarak tarihe geçecektir