Ormanlık Alanlarda Madenciliğe İzin Veren Yönetmeliğe Karşı Dava: “Doğa Sermayeye Teslim Edilemez”

Türkiye’de çevre gündemini sarsan yeni yönetmeliğe karşı hukuk mücadelesi başladı. Çevre örgütleri, barolar ve meslek odaları, ormanlık alanlarda madenciliğe izin veren düzenlemenin iptali için dava açtı. Başvurucular, yönetmeliğin Anayasa’ya ve uluslararası çevre sözleşmelerine aykırı olduğunu savunuyor.

Ormanlık Alanlarda Madenciliğe İzin Veren Yönetmeliğe Karşı Dava: “Doğa Sermayeye Teslim Edilemez”
Yönetmelik Ne Getiriyor?
 
Geçtiğimiz günlerde Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik, madencilik şirketlerinin orman arazilerinde faaliyet göstermesinin önünü açıyor. Daha önce zor olan izin süreçleri kolaylaştırılırken, orman vasfındaki arazilerin madencilik projelerine tahsis edilmesi de hızlandırılıyor.
 
Çevre savunucuları, bu düzenlemenin yalnızca şirketlerin çıkarına hizmet ettiğini, orman ekosistemlerini yok oluşa sürükleyeceğini dile getiriyor.
 
“Ormanlar Ülkenin Akciğeridir”
 
Dava dilekçesinde, yönetmeliğin Anayasa’nın 56. maddesinde güvence altına alınan sağlıklı çevrede yaşama hakkına aykırı olduğu belirtildi. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası yükümlülüklerle de çeliştiği vurgulandı.
 
Çevre hukukçusu Av. Ayşe Demir, “Ormanlar yalnızca ağaçlardan ibaret değil; suyun, havanın, tüm canlı yaşamının güvencesi. Bu yönetmelik doğayı bir ekonomik meta gibi görüp sermayeye teslim ediyor. Yargının bu yanlıştan dönmesini bekliyoruz” dedi.
 
Ekoloji Örgütleri Sahada
 
Türkiye’nin farklı illerinden ekoloji örgütleri, önümüzdeki günlerde geniş katılımlı bir kampanya başlatacaklarını duyurdu. Sosyal medya üzerinden de #OrmanİçinAdalet etiketiyle bir farkındalık çalışması yürütülüyor.
 
Bir ekoloji platformu sözcüsü, “Kazdağları’ndan Akbelen’e kadar onlarca bölgede madencilik uğruna ormanlarımız kesildi. Şimdi bu yönetmelikle bu yıkımın yasal zemini hazırlanıyor. Buna sessiz kalmayacağız” diye konuştu.
 
Toplumsal Destek Arayışı
 
Açılan davanın sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal bir mücadele olduğuna dikkat çeken çevre örgütleri, kamuoyundan destek istedi. Dava sürecinin kısa sürede sonuçlanmasının zor olduğunu belirten uzmanlar, bu süreçte toplumsal baskının kritik rol oynayacağını söylüyor.
 
Analistler, iklim krizi ve artan doğa tahribatı karşısında bu davanın Türkiye’de çevre hukukunun geleceğini şekillendirecek önemli bir dönüm noktası olabileceğini belirtiyor.